Pembe rüyalar görmeye gerek yok Beşiktaş adına. Bu sene maalesef şampiyonluk gitmiştir. 6 haftadan 12 puan hiçte azımsanacak bir durum değildir. Bu takım geçen sene 6 puan geriden gelip şampiyon oldu diyenlere de rakiplerin oynadıkları futbolu göstermek gerekir. Beşiktaş’ı bu duruma getiren kuşkusuz yönetimin büyük hatalarıdır.Sezon bitince Mustafa Denizli klüpten ayrılmak istediğini belirtir buna rağmen Yıldırım Demirören ısrarla hocanın devam etmesini ister. Burada Mustafa Denizli bu sene rakiplerinin çok güçlü kadrolar kuracağını buna cevap vermeleri gerektiğinin o yüzden kadronun kaliteli isimlerle takviye edilmesi gerektiğini ifade eder. Demirören’de klasik sözlerinden birini verir ve yola devam edilir. Öncelikle hoca bas bas “bize öyle bir 10 numara gerekli ki 10.5 numara tarzında” diyerek lügatımıza bir deyim kazandırarak işe başlar.Ve bu istek doğrultusunda yola koyulur. Deco, Van Der Vaart, Sapara ve hatta Queresma isimleri gündeme gelir.Birde bunların plasesi Tabata hep köşede beklemiştir. Ancak sayılan isimlerin transfer edilmesi için öncelik yabancı kontenjanının açılması yani Delgado’nun sözleşmesinin askıya alınmasıdır.Bu olayda transfer sezonunun bitmesine birkaç gün kala gerçekleşir bu arada Beşiktaş puan kayıplarına başlamıştır. Herkes Avrupa’dan gelecek yıldıza gözünü çevirmişken birden İstanbul yollarında Tabata gözükür. Taraftarın istediği yine olmamıştır Mustafa Hoca gibi.Çünkü Başkan yine sözünü yemiş yıldız transfer demiş buna rağmen Gaziantep’ten Tabata’yı getirmiştir. Hem de akıllara mantıklara sığmayacak bir para karşılığında. Bu transfer sonrasında da transferin son günü ancak bunu aldık tarzı açıklamalar ise olaylara tuz biber ekmiştir. Peş peşe gelen yanlış durumlar, Mustafa Hocanın da kadroda ilkokul 3.sınıf öğrencisinin yapmayacağı hatalar sonucu Beşiktaş lige havlu atmıştır. Beşiktaş’ın forması bile ligi 3. bitirir sözünden yola çıkarak Beşiktaş’ın sezon sonunda Uefa’ya gideceği çat pat belli olmuştur (Yönetimin dilimize kazandırdığı deyimlerden bitr tanesi daha).
Açıkcası takımdan Şampiyonlar Ligi’nde bir başarı bekleyenlerin sayısı sıfıra yakındır. Buna rağmen 3. olup Uefa Avrupa Ligi’nden devam edebilir düşüncesi ise şu sıralar yaygın gözüküyor. Beşiktaş’ın oyun anlayışına da en uygun durum budur. Sonuçta sadece bir hedef üstüne yoğunlaşılırsa güzel sonuçlar çıkabilir.
Sadece bu mu güzel sonuç tabi ki değil. Evet bende her Beşiktaşlı gibi güzel hayaller kurabiliyorum. Bir Beşiktaşlının en fazla istediği şeylerden biri tamamı altyapıdan çıkan gençlerle ligde şampiyonluk Avrupa’da başarıdır. İşte kaçan bir şampiyonluktan sonra bunu gerçekleştirme olasılığı meydana çıkıyor. Nasılsa şampiyonluk gitti bari gençleri kazanayım düşüncesi belki amatör bir düşünce ama tutarsa Beşiktaş’ın bir 10 yılını garanti altına alacağından üstüne gidilmesi gerektiğini düşünüyorum. Batuhanlar, Ali Kuçikler, Onurlar, Can Erdemler, Necipler, Oğulcanlar ve aklıma gelmeyen birçok isimle Beşiktaş geleceğini kurtarabilir. Bu sene altyapıdan gelen 4-5 futbolcunun yanına takımda genç olan Serdar Özkan, Rıdvan, İsmail Köybaşı tarzı A takım havasını tatmış adamlar ilave edildiğinde gerçekten tadından doyulmayacak bir takım sahaya çıkacaktır. Tabi ki yanlarına 1-2 tane tecrübeli futbolcu koymak şartıyla. Zaten kaybedilen bir şampiyonluk var. Ancak bu tarz bir takım oluşturulabilinirse Beşiktaş geleceğin 10 yılını sağlam taşlar üzerine kurmuş olur. Hep özendiğimiz Arsenal, Ajax, Porto tarzı bir takımı da Türkiye’de ilk defa ilklerin takımı Beşiktaş gerçekleştirmiş olur. Mustafa Hocanın bu olayı gerçekleştirmesini çok isterim. Tamamı Beşiktaş özkaynak düzeninin futbolcularından olan bir takım tadından yenmez. Her koşulda takıma desteğini veren taraftar da daha bir sevgiyle aşkla destekler takımını. Haydi Mustafa Hoca kur gençlerden böyle bir takım o zaman bu taraftar 20 yıl daha senin peşinden ayrılmaz. Unutmayın bu futbolcular tertemiz bir su gibidirler. Bir suyu kaynağından içmek, tertemiz, berrak..
Saygılarımla.
7 Ekim 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)